Antalya Olimpik Triatlon
2014 yılı Triatlon federasyonu yarışlarını takip etme kararı alınca puanlı yarışlara girip yaş kategorimde Türkiye Şampiyonu olmak için mücadele etme kararını da vermiş oldum. Yaş kategorimde en fazla 3 kişi yarıştığımız için kürsü garantili yarışsam da benim için önemli olan derecelerimi ve yarış tecrübemi arttırmaktı aslında.
Türkiye Şampiyonu olabilmek için federasyonun düzenlediği 2 olimpik 2 sprint mesafe yarışına katılıp puan almam gerekiyordu. Rotterdam maratonu ile aynı güne denk geldiği için Taşucu olimpik yarışını kaçırınca Antalya yarışına girmem şart olmuştu. Zaman olarak öyle ters bir zamandı ki benim için hem Doruk’un okulunun sınav haftasına denk gelmesi hem üst üste 3 hafta sonudur bir yerlerde olmam hem de hiç triatlon antrenmanı yapmamış olmam beni çok zorluyordu. Neredeyse 6 aydır ne yüzmüştüm ne de bisiklete binmiştim, tek yaptığım koşmaktı. Yüzme özürlü bir insan olduğum için 1,500 m nasıl yüzeceğim derdi sarmıştı beni. Bisiklet bir şekilde çıkardı, koşu ise çok rahattı rahat olmasına ama bisiklet üstüne koşarak acı çekeceğim belliydi.
Alptekin bir önceki hafta yapılan Kıbrıs yarı mesafe triatlonunda yarışacağı için bu yarışa katılmama kararı almıştı, bizim Babaeski takımından neredeyse herkes aynı kararı vermiş Kıbrıs yarışını tercih etmişti. Takımdan Hürol, Ateş ve son dakika işlerini ayarlayan Hakan ile beraber kalmıştık. İstanbul’dan itibaren hafif bir korku vardı içimde bisikleti nasıl söküp taşıyacağım, hadi söktüm Antalya da nasıl toplayacağım korkusu. Triatlon yarışlarına gitmenin en zor kısmı bisikleti söküp zarar görmemesini sağlayarak tekrar toplama kısmı diyebilirim, gerçekten çok meşakkatli. 1 Mayıs günü bisikletimi alıp Caddebostan sahile gidip şöyle bir bineyim vitesleri hatırlayım bir sorun varsa bakayım diye yarım saatlik bir biniş yaptım. Her şey kontrol altında hala çevirebiliyorum sorun yok deyip Özlem ve Muna ile taichi yapmaya parka gittim. Son dönemler de oldukça ilgimi çeken taichi hareketlerini hafifinden denedik beraber, bir huzurlu bir güzel… Sonrasında beraber hoş sohbet muhabbet kahvaltı yaptık ve benim bisikletimi yolculuk için hazırladık. Üzerimden ağır bir yük kalkmıştı bisikletim hazırdı, eve gelip valizi da hazırlayınca iyiden iyiye girmiştim yarış havasına.
Gerçi bel ağrım bir türlü açılmayan tıkalı olan kulağım ile nasıl yarışacağım derdi de vardı içimde ama artık her şeyi akışına bırakmıştım ve olduğu kadar diyordum.
Cuma günü Antalya ya gelip otele yerleştim, bisikleti toplama kısmına Hürol ve Hakan yardım etti ve beraber kısa bir tur attık, dönme çalıştık. Tek derdim rüzgârlı havada, soğuk ve dalgalı denizde nasıl yüzeceğimdi, teknik toplantı arkasından numaraların alınması, dostlar ile sohbet derken akşam oldu.
Gece saat 4 de uyandım ve bir daha uyuyamadım yüzme etabı kâbus gibi hep aklımdaydı, ‘nasıl yüzeceğim, ya çok üşürsem, ya dalga olursa ne yapacağım, niye wetsuit getirmedim ki, giysem ne güzel olurdu ki’ gibi düşünceler ile sabahı buldum. Gayet heyecanlı bir şekilde kahvaltıya indim Ateş ve Hakan ile kahvaltımızı yaptık ve yarış alanına gittik. Güzel rüzgarsız bir hava sakin bir deniz karşıladı bizi…Misss…. Havayı böyle görünce keyfim yerine geldi. Yarış numaralarımızı yazdırdık, yarış alanına eşyalarımızı koyduk ve başladık beklemeye.
Yarış başladığında benim için hep sorunlu olan yüzme kısmı garip bir şekilde sorunsuz ilerliyordu arada bir kurbaya geçip bir iki soluklanıp tekrar başlıyordum serbest yüzmeye, bir müddet sonra tempo oturdu ve rahat rahat soluklanmadan yüzmeye başladım.
Yüzme etabı bittiğinde saatime baktığımda 1,500 metreyi 33 dakika da yüzdüğümü gördüm ki bu benim için inanılmaz iyi bir derece, bir de 6 aydır yüzmediğimi düşünürsek ballı kaymak.
Çok hızlı bir şekilde bisiklet etabına geçtim 8 turdan oluşan 40km lik parkur nasıl bitecek derken Seher ile beraber arada Sera ve Carole’e de takılarak gayet güzel bir hız ile hiç zorlanmadan keyifle çevirdik. 1 saat 18 dakika ile bitti bisiklet etabı. Koşu etabına geçtiğimizde hava gerçekten çok sıcak olmuştu. Sıcak ve fazla beslenememek beni biraz güçsüz düşürdüğünden koşu etabında istediğim gibi gidemedim. Gerçi bisiklet üzerine koşmak beni hep bir şekilde zorluyor oluyor, parkurda 1,5km uzun olunca koşu etabı biraz uzun sürdü 11,5 kilometre 58dk . Toplamda da 2 saat 53 dakikada bitirdim yarışı.
Acayip mutlu oldum, bu kadar antrenmansızken böyle bir sonuç elde etmek şahaneydi.
Kürsüde sevdiğim arkadaşım Dilek ile beraber olmak da ayrı güzeldi. 40-49 yaş kategorisinde birinci olmuştum ve bir macera daha bitmişti ama hafta sonu bitmemiş, sırada pazar günü koşulacak Wings for Life World Run için Alanya’ya gitmek ve koşmak vardı.